Ancak pratik açıdan bu kuruluşların ne kadar ilerlediği net değildir. Gelecekte bir üçlü İtilaf göremediğini söyleyen Pickthall, bunun sebebi olarak da İngilizlerin, Türklere karşı Arap hilafetini desteklemesi ve bunu kontrol altına alması olarak görür. Çünkü Rusya ve Fransa Müslüman halka sahiplerdir, bu halkın sayısı da gittikçe artmaktadır. “Rusya ve Fransa İngiltere’nin bütün İslam halklarını etkilemeye çalışmasına ne kadar süre hoşnut bakacaktır? ”[141] diye de sorar ve bu duruma iki devletin de reaksiyon göstereceğini iddia eder. Şüphesiz belki bu sebepten kaynaklanmasa da savaş sonundaki anlaşmazlık ve sonrasındaki çözülmeler Pickthall’ı tarih önünde haklı çıkarır. Ayrıca Osmanlının paylaşılması halinde tampon doğu devletleri yerine sınırlar üzerinde Avrupa’nın iddialı rakip devletlerine komşu olunacağını belirtir. “Topraklarımızın muazzam bir şekilde artması, kaçınılmaz bir endişe ve sorumluluk büyümesiyle, imparatorluğumuz olarak kuvvetimize zarar verecektir. Kalabalık, her zaman yeni bir güç kazanması anlamına geliyormuşçasına daha fazla toprağın kazanılmasını alkışlar.
Ancak bu sabırsızlığa ve söylediğimiz ve yapmaya çalıştığımız çok düşmanca söylemlere rağmen, Türkiye’nin bir uçtan bir ucuna İngilizlerin sevgisi ve İngiltere’ye karşı büyük bir saygı vardır. Türkiye’nin bize ne kadar ihtiyacı varsa bizim de ona, o kadar ihtiyacımız vardır. Türkiye, Hint imparatorluğumuzun savunması ve konsolidasyonu için gerekli gördüğü tarafsız bölgenin bir parçasını oluşturdu. Bu nedenle Türkiye’nin bütünlüğünün korunması büyük öneme sahiptir. Türkiye, başka herhangi bir sanayi devletinin veya devletlerin egemenliği altına girerse, ekonomik anlamda büyük kaybımız olacaktır” şeklindedir. Bu nedenle Türkiye ile her bakımdan ilgi ve alakanın devam ettirilmesini isterler. Doğuda, dünyanın bütün ordularını bir araya getirebilecek bir prestijlerinin olduğunu, doğru yürümenin geleneksel politikaya bağlı kalarak prestiji devam ettirmek şanslarının bulunduğunu düşünürler\. Mobil uygulamamız üzerinden istediğin yerde, istediğin zaman oyna. mostbet\. En önemli eleştiri de İngiltere’nin iyi ünü ile adeta kumar oynayarak, Yakın doğuda çok şey kaybetmesine sebep olduğudur[56]. Topluluğun çeşitli kademelerinde hizmet veren bu üyeler bir taraftan hükümeti çeşitli vesilelerle eleştirirken diğer taraftan da, Osmanlı lehinde farklı çalışmalarını sürdürürler. Muhafazakâr Parti’den Kingston-upon-Hull temsilcisi olarak meclise giren Sykes, İttihatçılara karşı olması nedeniyle topluluğa katılmayı ya da desteklemeyi reddeder. Anglo-Ottoman Society’nin Muhafazakâr siyasetçilerin yanısıra Liberal, İşçi ve İrlanda Milliyetçi partilerinden milletvekilleri ile Lordlar Kamarası’nda çok sayıda üyesi vardır. Bu kişilerin dışında ticaret, gazetecilik ve bilim dünyasından temsilcileri de saymak gerekir.
Bir Türk ordusu, Halifenin emirlerini Mısır’a götürerek talihsiz, aldatılmış Prens Hüseyin Kamil’i asmak için hareket etti\. Hemen kaydol ve geniş oyun seçeneklerine erişim sağla casinomhub giriş\. Şimdi, bu sütunlarda defalarca belirttiğim gibi, Hidivliğin bir popülaritesi yokken, Türk hâkimiyeti Mısır’da son derece popülerdi”[96]. Bunun İngiltere’nin bilinçsiz gücünün tuhaf bir örneği olarak niteler. Bu şekilde Mısır’ın işgalinden başlayarak Arap coğrafyasında İngilizlerin taraftar toplamaya çalışmasını eleştirir. Cox, mevzuyu Ruslar’a getirir ve “Rusya’nın Türkiye’yi yutması için zayıf tutulmuştu. Türkler İngilizlerden Ermenistan konusunda yardım istediğinde Sir E.Grey bu talebi reddetti çünkü Rusya, Ermenilerin yaşadığı yerlerdeki karışıklığın devamını istiyordu. Bu karışıklığın hırsızlık, adam öldürme ve tecavüz gibi” zulümler olduğunu belirtir.
Anglo-Ottoman Committee’den Anglo-Ottoman Society’ye dönüşümün olduğu 15 Aralık toplantısının ahlaki boyutu tartışılsa da, yeni bir Osmanlı Komitesinin toplanmasına bir engel oluşturamamıştır. Yeni komite özel çaba sarfederek yıkım planını yani eskinin yerine yeninin kurulması, bir süre için düşünülmüştür. Resmi olarak, Halifeliğin ve Türkiye’nin savunulmasında bu grup, kendilerini özgür hissetmişlerdir. Herhangi bir yanlış tanıtılmaya yol açmamak için hem Osmanlı Komitesinin yeni yöneticileri hem de ilk kurucuları Osmanlı Komitesi adının kaldırılmasını uygun görmüşlerdir. Türkiye’nin müttefi klerinden önce eski yöntemler kullanılarak kalan işlerin devam ettirilmesi için Anglo-Ottoman Topluluğu adında bir organizasyon oluşturulmuştur. Bu organizasyon özellikle, isterlerse ülkeyi yönetebilecek olan, orta ve sanayi sınıfı kesiminin çoğuna hitap edecek bir yapıya sahiptir[41]. Çeşitli kesimlerin ilgisini çeken bu oluşum, bir cazibe merkezi haline gelir ve önemli isimler bu cemiyete üye olmaya başlarlar.
Kol Başkanlarının önerisi veya Yönetim Kurulu’nun gerekli görmesi üzerine olağanüstü toplantılar da yapılabilir. Yurt dışında olanların diplomaları diplomatik temsilciliklerimiz ya da bağlı bulundukları bilim kuramlarında düzenlenecek törenlerle kendilerine sunulur. Madde 1 — Türk Tarih Kurumu Tüzüğü’nün 6, 15, 16, 18, 19, 20, 22 ve 31. Maddelerine dayanılarak düzenlenmiş olan bu Yönetmelikte Tüzüğün Yönetmeliğe bıraktığı konular ve Kurum’un çalışmalarıyla ilgili hükümler yer almıştır. Maddeleri kabul tarihinde, öteki hükümleri 1 Ocak 1983 tarihinde yürürlüğe girer. Maddede belirtilen organlarca Tüzük’te gösterilen biçimde yapılır. Madde 26 — Para işleri için Kurum ve Basımevi adına kimlere yetki verileceğini Yönetim Kurulu kararlaştırır. Bütçenin dilim ve bölümleri arasındaki aktarmalar Yönetim Kurulu’nca yapılır. Basımevi’nin kuruluşu, döner sermayesi, yönetim usulleri Kurum Yönetmeliğinde gösterilir. Komisyon Başkanını, Genel Kurulca seçilen üyeler, kendi aralarından seçerler. Komisyonlar, çalışmalarından Yönetim Kurulu’na karşı sorumludurlar.